23 Nisan 2009 Perşembe

ben teyze'yim ..

ismim meryem,
bilmediğim bir tarihte,
herhangi bir köyde doğdum.
annem ve babam kim biliyorum.
babam, annemi bırakıp başka bir kadınla evlendi.
biz kardeşlerimle o kadını hiç sevmedik.
babamı da sevmedik.
kardeşlerim var,öz ve üvey..
ben kaç yaşımdayım bilmiyorum,
birkaç çocuğum var,
isimlerini,hayatlarını hatırlayamıyorum.
geçmişte,sevdiğimi sandığım bir adamla evlendim.
mutlu oldum yada olmadım bilmiyorum.
sevdim heralde.
görücü usulümüydü biizmkisi inanın onuda bilmiyorum.
bildiğim tek şey,hep dayak yedim.
gece,gündüz,öğlen,saat 15 le 16 arası,
13le 18 arası,
günün her saati yedim o dayakları..
kocam uyuşturucu bağımlısıydı.
kıskandı dövdü,
sevdi dövdü,
sikti dövdü,
ne yaptıysa sonunda hep dövdü..
ondan güzel çocuklarım oldu.
onları belli bir yaşa kadar büyütebildim.
belli bir yaşa kadar diyorum,
çünkü zaten benim için belirli bir yaştan sonrası silik.
beynimde hasar mı ne olmuş,
doktorlar diyor..
tuhaf hallerim oldu o günden sonra.
hatırlayamaz oldum,saçmaladım..
iş göremez oldum,
saldırgan oldum.
birşeyler oldum işte..
ben hariç birşeyler..
ablam ve bana bakmaktan yorgun çocuğumla yaşıyorum uzunca bir süredir.
oğlum benden bıktı.
onu bıktırdım.
bir gece rahatsızlandım.
inlemeyle karışık,bağırdım etrafıma.
her zamanki bağırışlarım sandılar sanırım.
ama bu sefer ki çok farklıydı.
kalbim ağrıyor diye bağırmak istedim.
ama başaramadım.
sadece inledim sanırım.
ablam yanlış birşeyler olduğunu anladı ve beni hastaneye götürdü.
hayatının bilmem kaç yılını okullarda geçiren doktorum,
şimdi git yarın gel dedi bize.
"benim kalbim çok acıyor doktor bey"demeye çalıştım,
sadece inlemişim yine.
yarın tekrar götürdü ablam beni.
bende ki tuhaflık halaa inliyor olmamdı.
anlatacak o kadar çok şeyim varken,inlememe bir anlam veremedim.
etrafımdaki doktorlar çoğaldı,
bir koşuşturmaca var etrafımda,
ablamı bizden ayrı bir yerde tutuyorlar.
çevremde genç ve güzel bir sürü hemşire var.
doktorlar birşeyler diyorlar,anlamıyorum.
okumadım ben hiç,cahilim belki ondandır diyorum.
sadece inliyorum..
beni birkaç makineye bağlıyorlar şimdi.
inlemem kesildi.
acı hissetmiyorum.
kalbim nerdeydi,onu da unuttum.
adım ne bilmiyorum.
ellerim dokunamıyor.
gözlerim kıpırdamıyor.
ben günlerce yatıyorum burada.
gelenim gidenim var mı haberim yok.
yemek yemiyorum,
su içmiyorum.
etrafımda neler olup bitiyor bilmiyorum.
dedim ya,
okumadım,cahilim belki ondandır.

gelenekselden moderne ..

samsa'ya böcekliğinde aşık olduğum zamanlardı,
acı çeken samsay'dı,
bense ona sadece hayatın güzelliklerinden bahseden iyi yürekli sevgiliydim.
sevgili bile değildim,
sadece öylesine biriydim işte.
öbürlerinden farklı,
sevgiliden ayrı..

o da ben de saatlerce konuşurduk,
dertleşirdik,
ben birşeylerin yoluna gireceğini söylerken,
o hep hayata isyan ederdi.
birbirmizi hiç görmemiştik.
seslerimizi duymamıştık.

birgün intihardan bahsettiğinde,
şiddetle karşı çıkmıştım.
saçmaydı çünkü,
savaşmalıydı.
kanserdi kuzenim mesela,
her şeye rağmen,inadına da olsa,
biz ve o,
biz,babası ve o,
biz,babası,babasının ailesi ve o,
biz,babası, tüm sülalesinden birkaç kişi eksiği ve o,
inadına da olsa,her şeye rağmen yaşıyorduk.
acıyı çeken kuzenimdi,
onu hayata döndürmek saçmalığıyla,
doktorlarda süründüren bizlerdik.
hepimiz mutluyduk.

bunlardan bahsetmiştim ona,
blöf yaptığını bildiğim halde bahsetmiştim.

bile bile panik yaşamıştım.
saçmaydı çünkü, "NEDEN BİR İNSAN KENDİNİ VURSUN"du ki düşüncem,
NEDEN BİR İNSAN KENDİNİ VURSUNdu,
neden di,
nedensizdi,
saçma,gereksiz,ve şımarıkçaydı.

hani senin mücadeleci ruhun fln diyip,
bu özenti zımbırtı devrimci ruhu harekete geçirmeye çalışmıştım,hatırlıyorum.
kapitalin bir iki sayfası ve dostoyevskinin birkaç cümlesiyle devrimci olmuştu.
gereksiz siyasi söylemleri,
kulaktan duyma birkaç çözümü vardı sisteme karşı.
bense hayata dönmesi için halaa,
"hayat,mücadele ve yaşam" üçgeninde koşuşturuyordum.

vazgeçti neticede.
kendisine yeni bir hayat kuracağına söz vermişti.
belki başka bir şehire yerleşecekti.
annesinin mezarına çiçek dikecekti.
okuluna yarım bıraktığı yerden devam edecekti.
kendisi için birşeyler yapacaktı işte..

bunlar olup biterken,
benim,yine kahrolası sınavlarım başlamıştı.
ildışına adım atmıştım iğrenç bir mevsimde.
sebebi,hiç bir bok anlamadığım derslerimden,
anlıyormuşçasına rol yapıp geçer notlar almaktı.

evde bir tuhaflık olduğunu anlamıştım.
her telefon görüşmesi ev ve aramda panikli bir havaya sebep oluyordu.
annem nerde? çok yoğun arayamıyor.
babam nerde?kontürü yok arayamıyor o da.

burdan sonrası bir iç ses tarafından seslendiriliyor:

biliyorum evde benim için hazırlanmış büyük bir sürpriz var.
ee doğum günüm burda geçti ne de olsa,
belki bir kıyafet ya da çok istediğimi söylediğim başka birşey biliyorum.
evde kocaman bir sürpriz var bana.
ailemin zevkine güveniyorum,
beğenmesekte değiştiririz zaten,değiştirme kartı almışlardır umarım.

sınavlar bitti eve dönüyorum.
sevdiğim yemeği sordu ablam,
kesin bir sürpriz var işte ipucu verdiler bile.

eve geldim.
evde halam var,
alican var.
bunlar hayalim dışındaydı.
hediye nerde?
tamam hediyeyi geçtim,
annemle babam nerde abla?

kanser kuzenim hasta oldu diye malatyaya gitmişler,
kuzenim iyiymiş,yakında dönerlermiş.
telefon edeyim,
yok.
telefon çalıyor,
açayım,
yok.

burdan sonrasında neler oldu,öğrenmeye değer şeyler değiller.

ben ona mücadeleden bahsederken,
havluyu bizim taraf atmış çoktan.
pes eden biz olmuşuz.
havaya açtığımız kurşunlada tastiklemişiz.

samsayla ilişkim bitti.
olaylardan haberi yoktu.
samsa benden aldığı gazla,
başka bir ilde,
bambaşka bir hayat kurdu kendine.
arada bana yazıyor.
cevap vermiyorum.
belkide öldüğümü düşünüyordur,bilmiyorum.