7 Şubat 2008 Perşembe

kaleye mum diksin..

bazen,kalabalık yerlerde,genelde halk otobüslerinde;kendimi insanların tanıyamadığı ünlüler gibi hissediyorum.İnsanlar bana "hangi filmde ne rolünde oynadığımı hatırlayamıyorlarmış"gibi bakıyorlar.Gözgöze geliyoruz,gülümsüyorum."kim olduğumu hatırlayamadınız,farkındayım.Şu filmde,şu rolde oynamıştım"dercesine gülümsüyorum.Karşımdaki,bir daha tanımamazlık etmeyeceğine dair söz verir gibi,mahçup bir şekilde kendi ayaklarına bakıyor.Bense eskisinden daha dik ve daha kendimden emin oturuyorum,sağa sola hafif hareketlerle daha bir sağlam yerleşiyorum koltuğuma..
Aslında yalancı birisi değilim.kandırmıyorum karşımdakini.Oyuncuyum ben,kimsenin,hangi filmde ne rolünde oynadığıma dikkat etmediği bir oyuncuyum..
Elimden tutan adama aldırmadan,transeksüel bir yönetmenin verdiği rolü kabul ediyorum.Mesela,bir kadınla iddialı bir yatak sahnesini başarıyla oynayabiliyorum.Oyun bitip,gözlerimi açtığımda,gözlerimin kamaşmasına sebep olanın kamera ışıklarının değil de;taksicinin yakıp yakıp söndürdüğü farları olduğunu anladığımda,elime bakıyorum.Yanımda ki adam,sahne tamamlanmadan çekip gitmiş bile.Olsun üzülmüyorum.Sanatçıyım ben,böyle tepkiler her zaman olacak..
Sonra,klibinde oynayıp oynamayacağımı soruyor,sevdiğim ya da hiç sevmediğim bir müzik grubu.Klipleri sevmesemde kabul ediyorum,oynamayı.Bilmiyorum neden,ama kabul ediyorum.Belki de imza isteyenlerim çoğalsın istiyorum etrafımda.Klip gereği,çalışma masamda,ellerim titreyerek bir mektup yazıyorum;büyük ve çirkin yazımla..Kamera yakın çekimle göstermediğinden yazdıklarımı,önemli değil.Söylemek istemiyorum,neler yazdığımı..
Siz sadece,beni izlerken titreyen ellerime odaklanın,kalemi ne kadar da zor tuttuğuma bakın.Bu role neden kaptırdım kendimi bilmiyorum,sanki bu an'ı daha önce yaşamışım gibi.Kameramanların gözleri doluyor beni izlerken,görebiliyorum.Mektubum bittikten sonra,masanın kenarına dayadığım av tüfeğini işaret ediyor yönetmen.Tüfeğe bakıyorum..Titreyen ellerimle,kalbimin ağzımdan çıkacakmış gibi atışına aldırmadan eğiliyorum almak için onu.Çok ağır,taşıyamayacağım kadar ağır..Zorlanarak,dizlerimin üzerine koyuyorum tüfeği.Yönetmenden gelecek işareti bekliyorum,tetiğini çekmek için dizlerimdekinin..Kafamdan neler geçiyor,anlam veremiyorum.Sevdiklerim geçiyor mu acaba?Kalbimin sesinden,seslerini duyamıyorum,boğuluyor sesleri..Gözlerini göremiyorum yönetmenin,kulaklarım uğulduyor,beynim sanki kanla dolmuş gibi.Hiç bir organıma hakim olamıyorum.Çeneme dayadığım tüfeğimin tetiğine,ellerimin artan titremesine karşı koyarak dokunuyorum.Gördüğüm sadece,kameramanların gözyaşları,yönetmenin işaretini farkedemediğimden,kendim sayıyorum içimden..bir,iki,iki buçuk;beni affedin;iki yetmişbeş;sizi seviyorum;iki doksanbeş;her şey için beni affedin,ben sizi affettim,siz de be;üç..Tetiğe basıyorum..Işıklar sönüyor..Kafam,masama düşüyor..Beynim,kanlarla beraber tavana sıçrıyor..Ben,ben ölmüyorum..Çekim bittiğinde,kameramanlar gözyaşlarını silerek,yanıma geliyorlar.Sırtımı sıvazlayarak,tebrik ediyorlar beni.Yönetmen de tebrik ediyor beni,boğazına düğümlenen yumruğu tasfir ediyor bana;tüm yetenekleriyle..Bende ağlıyorum..Bu role kendimi neden kaptırdığımı bilmeden,anlam veremeden,sıyrılamadan,atlatamadan,ağlıyorum..
Durağa geldik.İnmem lazım benim.Oyuncu olduğumu anlattığım çocuk,çoktan inmiş bile;gerçeği öğrenemeden..İniyorum.Hava soğumuş,karanlık çökmüş..Annem ne yemek yaptı acaba?Çok acıktım..

"bizler; eceliyle yatağında ölmeye karar verenler, kurşunla göç edenlerin şerefine içiyoruz.." kabadayı filminden,bir söz.hiç bir şeyle alakası yok..