20 Kasım 2008 Perşembe

sessizlik..

konuşursam eğer,ağlayacağımı bildiğim zamanlarda sessiz kaldığımı henüz bilmiyorsun sen.

bebeği yanında akordiyon çalan o kadına tüm paramı verdim diye şaşırdın ya ,çocuğu için el açmak ne demek ben biliyorum mesela;ne bileyim muhtaç kalmak,el açtıklarının kahrını çekmek ne demek biliyorum.o mahçup,çaresiz,ve utangaç bakışları tanıyorum ben.sonu bazen ölüme bile gidebiliyor çok ilginç değil mi?.

dışarda yatan adamı görünce baktım bön bön,çekiştirdin beni,ne bakıyorsun yaa diye..belki dedemi gördüm ben o adam da,hayata olan tüm hırsını anneannemden çıkaran zavallı dedemi gördüm belki,sonra dedem dayım oldu,sonra dayım,çocukları oldular teker teker nerden biliyorsun ki.

yol boyunca, çocukluğumu ,mutluluklarımızı,biraradalığımızı,ve çocukluğumla mektuplaşmalarımızı,hatırladım ve hüngür hüngür ağladım belki,sessiz kalmamın inadına.

bilmiyorsun hiç bilmiyorsun,hayatı tanımıyorsun ya da ben çok bilmişim bilmiyorum ki.

15 Eylül 2008 Pazartesi

..

demek ki;
bir fotoğraf gördüğümde beni ağlatacak kadar aklımdaymışsın.
durum böyleyken, seni göremeyeceğim,sana dokunamayacağım,senin sesini duyamayacağım kadar uzağımda olman haksızlık değil mi canım benim.

toparlanıyorum derken,bir anda çöküyorum.
ayağa kalkıyorum derken,bir anda devriliyorum.

insanlar o kadar acı yaşarken,benimkisi şımarıklık biliyorum ama olmuyor işte,elimde değil.

yardıma ihtiyacım var.

sen beni yardıma muhtaç bıraktın.

beni,onları,herkesi.

mutlu musun? hayır değilsin.bunu bilmek daha kötü biliyor musun?
en kötüsü bu.
mutlu olmadığını bile bile,seni oracıkta bırakmak.

BEN ARTIK DAYANAMIYORUM,CANIM SELİM.

2 Ağustos 2008 Cumartesi

yeniden..

durup dururken;

şarkılar söyleyebilirim,cırtlak sesimle,
şiirler okuyabilirim,sözlerini uydura uydura,
dans edebilirim,sokak ortasında, kitabevlerinden gelen müzik eşliğinde,
aklıma birşeyler gelir saçmalarım,zamanı hiç farketmez,
yemek yerken,bir anda içim kıpır kıpır olur,bırakırım lokmamı,
ama sonunda yine göt olursam,
çok ama çok üzülürüm.

(ne dediysem artık bilmiyorum bu sefer.bu da öylesine birşey olsun madem)

24 Temmuz 2008 Perşembe

takıntılarım..

Herkes olabiliyorum bir anda..
benimle alakası olmayan herkes gibi..
bazen çöp toplayan bir adam,
bazen sokakta orospuluk yapan bir kadın,
bazen de..
o kadar çok ki örneklerim..
kendim olduğum zamanlar o kadar az ki!.
kendim olmaktan korkuyorum belki de..
kendim olursam bir şeylere kapılıp gitmekten korkuyorum..


çok tuhaf inanışlarım var,
mesela içimden bir sayı tutuyorum,
X kişisi,
şu sayıya gelene kadar aramazsa,
beni hiç sevmedi diyorum,
silmem gerektiğine inandırıyorum kendimi,
ve aramazsa hakikaten siliyorum..


insanların isimlerinin yanlarına,
artılar ve eksiler koyuyorum,bu şekilde..
haksızlık yapıyorum,
kocaman haksızlıklar yapıyorum onlara..
ama bana da yaptılar,
onlarda bana yaptılar diyorum..
pişman oluyorum,
üzülüyorum,
vicdansızlık diyorum,
ben intikam alamam diyorum..
sonra yaptığım haksızlıkları düzeltmek için çabalıyorum..
böyle böyle kayboluyorum,
düşüncelerimde,
hareketlerimde.
işte böyle böyle uyuşuyorum,
uyuyorum,
uyanamıyorum..
yorgunluğumun sebeplerinden birisi de basbayağı bu işte..


İnsanların kalbinin,
suratlarına,
ellerine,
ayaklarına yansıdığına da inanıyorum ben..
bir psikopatı geçirseler karşıma,
masum suratlıysa kendisi,
kesinlikle inandıramazlar beni,
kişinin psikopat olduğuna..


ay aslında ben o kadar salağım ki,
hakikaten bak;
bariz yanlıştır düşüncem,
ama inanırım ben o düşünceye,
yanlış olduğunu bile bile inanmak isterim..
birisinin bana kazık atacağı kesindir mesela,
ama yine de giderim yanına,
sarılırım,
dinlerim,
severim,
tutarım elini onun..
neden?
çünkü elinin parmağında “ben” vardır mesela,
evet,
elinin parmağında “leke” vardır yani..
benim yanına gitme sebebim,
küçücük bir lekedir..
işte bu kadar da saçma sapan dırım ben..


sürekli takip edildiğimi zannederim,
peşimde birinin olduğunu..
neredeyse her on adımda bir arkama dönüp bakarım,
birisi var mı diye..


bulunduğum odanın kapısı kapatılmazsa çıldırırım,
sıcakta olsa,
o kapı kapalı olmalı,
bağırırım,
kapansın diye,
kapatamadığım ya da kapattıramadığım zaman kalbim sıkışır,
nefes alamam resmen,
boğulurum..



bir işe başlarken,
ufacık bir işe,
bir sürü olasılık geçiririm kafamdan,
alakalı,alakasız bir sürü olasılık..
sonra moralim bozulur,
kafamda oluşturduğum olumsuz olasılıklara..
o işe başlamaktan vezgeçerim..
yani,yine kendi kendimi yorarım,
boşu boşuna olduğunu bilirim,
ama,

durduramam kendimi,
böyle olumsuz şeyleri düşünmekten.

bazı insanlardan hiç hoşlanmam,
iyi insan oldukları söylenir,
ama hiç hoşlanmam,
bir kötülüğünü görmemişimdir,
ama gözünün üstünde kaşının olması bile dokunur bana,
sinirimden oturur ağlarım bile,
o kişiye duyduğum nefretten,
sebepsiz olduğunun farkında olduğum halde..



yolda birini görüp,
durup,
selam vermek gibi bir huyum yoktur.
selamlaşmaktan nefret ederim..
yere ya da havaya baka baka geçerim yanlarından..
kişiye karşı garezim olduğundan değil,
sadece bu eylemden nefret ederim..
selamlaşmak kadar,
gereksiz,
yorucu
ve samimiyetsiz,
başka birşey var mı bilmiyorum..


her şey açık olsun isterim.
her şey..
nefret,
sevgi,
kıskançlık,
aldatılmak,
aldatmak,
çünkü bunları da kafamda çok kurarım,
acaba'ları düşünmek beni mahveder.
karşı taraf için de öyle olduğunu sandığımdan,
"pat" diye söylerim..
tokat gibi gelir belki o an,
ama en iyisini yaptığıma emindirim,
üzülmem hiç yaptığıma..


sese karşı aşırı duyarlıyım,
hele geceleri,
allahım çıldırırım,
en ufak bir çıtırtıya bile çıldırırım,
uyuyamam,
nefes alış sesi bile batar bana..
bir yerde otururuz mesela,
yan masada ne konuşuluyorsa duyarım ben,
kendi masamı bırakır,
yan masayı dinlerim..
geçen teyzemle hastaneye gittiğimizde,
taa uzakta ki,
muayene odasında vurulan mühürün sesini duyup,
teyzemi uyarmıştım,
işleri bitti diye..


çok üşengecimdir,
şuan olduğu gibi,
üşendim yazıya devam edemiyorum.

18 Temmuz 2008 Cuma

nambırvan..

kendi kendimle konuşasım var:

her gelen bir parça koparmıştır mutlaka senden,
gelmeden dibine,
sadece yanından geçmeleriyle bile birşeyler koparanlar olmuştur belki..

ismini henüz koyamadığın,
bir kenarda sakladığın,
daha da büyük bir parça koparmıştır,
senden başka kim bilebilir ki?.

başka bir duyguyla,
başka bir dokunuşla karşılaşmak umuduyla sarılmışsındır ona,
olmayacağını bile bile..

dostça bir bakış atmışsındır,
elini cesurca sıkmışsındır..

için sızlar belki,
yanına gidince midende uçuşur,o çook meşhur kelebeklerden,
kelebekleri zaptedemediğinde,
koparırsın mideni vücudundan..

her zaman korkulara sahipsin sen biliyorum,
güçlü gözükmen bundan belki de..
annen gökgürültüsünün sesinden korktuğunda,
dimdik dururdun,
gökgürültüsü sesinden,annenin korktuğundan,daha da fazla korktuğun halde..

kaşların çatık mesela sürekli senin,
sinirlisin her zaman,
merak ediyorum aslında;
"üzüldüğünü belli etmemek için çatıyor olabilir misin kaşlarını?"

sen,bazen sürekli aynı şarkıyı dinliyorsun.
neler geçiyor kafandan?
kimlere itiraf edemediklerini mırıldanıyorsun,şarkıya eşlik etme bahanesiyle..

şarkıların nakaratlarında,
yazılarının,satır aralarında karşılaşıyorum seninle,
onca korkum yetmezmiş gibi,
bir de kendinden korkutuyorsun..

sen de yoruyorsun beni,
onlar gibi..

farkında değiller diye avutuyorsun kendini,
ama bil,"hepsi de durumun farkına vardılar!."

sen,
meyhanede,
masasına gidip kadeh tokuşturduğun kadının yanında,
güçlü ve dimdik duran sen!.
hiç gücün yok,
nasıl da yorgunsun,
nasıl da bitkinsin değil mi?

parmakların da,
o güçsüz parmakların da öyleler..
öyle olmasalar,
titrerler mi hiç,
telefonun tuşlarında gezinirlerken..

yazdıklarını yazmak değildi amacın..

nerden nereye geldin değil mi yine..

sen delirmedin aslında..
farkına vardın,
korktun,
hissettin,
güvendin,
sığındın,
üzüldün,
terkedildin,
terkettin,
itildin,
çekildin,
tökezledin,
düştün,
doğrulup yeniden kalktın,
ağladın,ağlıyorsun,ağlayacaksın..

beni bırak,
...........................
beni bırakma n'olur..

4 Temmuz 2008 Cuma

...

parmaklarımla sayı sayamacak kadar aptaldım,
altına işerken,objektiflere gülen bir tiptim neticede..


sonra,yerimden doğrulup adım atmayı öğrendikçe,saymaya başladım adımlarımı,
bir,ki,üç;bir,ki,üç...


önce adımlar,sonra parmaklar,
bir,ki,üç;bir,ki,üç..

yıldızlı pekiyiler geldi biranda,
dahi çocuk oldum..
nasıl oldu gerçekten bilmiyorum,ama hayata erken atılmıştım,
ve dahi çocuk bendim..

bir sürü rakibim vardı,sallamadım,
sallamadıkça silindim..
sallamadım,sallamadıkça silindim..
silindim,sallamadıkça..vs vs
böyle bir kısır döngüye maruz kaldım,uzun öğrenim hayatım boyunca..
hala sallamıyorum,sallamadıkça siliniyorum..

30 Haziran 2008 Pazartesi

gülşah çelik'e..

aynı duygulardan muzdarip olmak,
aynı yaraları almak,
aynı hayalleri paylaşmak,
aynı sözleri söylemek istemek,
aynı şeylere hasret kalmak,
aynı şeylere üzülmek,
aynı şeylerden korkmak,
kapıyı açarken aynı tereddütü yaşamak,
aynı yalnızlıkta kaybolmak,
aynı "keşke"leri paylaşmak,
aynı yokolmuşlukları anmak,
aynı tahminlerde bulunmak,
aynı zaman dilimlerinde yaşamak,
belki de yaşlanmak,
aynı şeyleri unutmak,
hatta bilerek unutmak istemek,
aynı kelimelere takılmak,
aynı karanlıkta oturmak,
aynı şeyleri içmek,
ve de üzerine kusmak,
aynı odada yatmak,
aynı şeylere ağlamak,
aynı müziği dinlemek,
müziği onun aynısı sanmak,
okadar aynıyız ki ablacığım,seni seviyorum,çok hem de çok..

26 Haziran 2008 Perşembe

etki..

Çırılçıplak kaldıktan sonra,
Kollarından asılmışsan tavana,
Sorulan her soruya cevabın evet olmuşsa,
Kalabalığa ve karanlığa atılmışsan,
Ve çırılçıplaklığa devam ediyorsan hala,
Yanına gelen adam zorla sahip olurken sana,
Çaresizlikten yada sebepsizlikten aşık olmuşsan ona,
Kimisi için adalet,
Kimisi için ölüm dağıtan bir kalabalıkla karşılaşmışsan,
Özgürlükle tutsaklığı aynı anda yaşamaya başlamışsan,
Kendinden bir parça aramaya çalışmışsan geçmişindekilerden,
Uzatılan yardım ellerine güvenip beklemişsen,
Beklediğin yerde kaybetmeye başlamışsan benliğini,
Tesadüfen bulmuşsan kaybettiklerinin küçücük bir parçasını,
Sevinçle koşmuşsan,
Sana ihanet ettiğini öğrenemediğin sahibinin cansız bedeninin peşinden,
Sende Goya'nın hayaletlerinden birisi olmuşsun artık demekki..

23 Haziran 2008 Pazartesi

öyle işte..

Ellerini tuttuğumda bana her şeyi unutturacak birisini istiyorum yanımda..
Saçlarıma dokunduğunda içim titresin..
Ben anlatırken dinlesin beni,
Sadece dinlemek için değil ama,anlatmak istediğim şeyleri hissetmek için dinlesin..
fln da fln..
birde; ben bir zamanlar çok salakmışım..

22 Haziran 2008 Pazar

şimdi..

Ah! Selimciğim,güzeller güzeli çocuğum..Anlamadılar mı,sevmediler mi seni,hani şu senin çok ama çok sevdiklerin..Bizde mi?.Peki,bende mi sevemedim seni..Anladım ama;itiraf et,seni çok iyi anladım..Dedim,duydun değil mi?.Ya öldürür ya da,alkolik olur dedim..

İçmiştin o gece,zil zurna sarhoştun..Dolduruşa gelip,yüz vermemiştim o gecenin sabahında sana..Biliyorsun ki çok pişmanım..seninle koca yıllarımızda,çocukça küstüğümüz sadece o saatlerdi,hatırla lütfen..

Çok severdik seninle biz birbirimizi,hoş ben hala çok seviyorum da seni..Sen de seviyorsundur değil mi?.Orada değişiyor mu her şey?.Değişmiyorsa,aynıysa eğer,sen de beni çok seviyorsundur..

Acını hissediyorum..Ellerim kasılıyor,dişlerim kitleniyor o zamanlarda,titriyorum..Sana da oldu mu,o an, böyle şeyler?.

Seninle sevgililerimi tanıştıracaktım,söz vermiştim..Senin acını hafifletmek için aradım ilkini,açmadı,ulaşamadım..Bende bıraktım aramayı..Şimdi,benim sevdiklerim sevmiyor beni..Ya olursa diyorum sevgilim,nasıl tutucam sana verdiğim sözü ben?.

Tutmadılar sana verdikleri sözleri değil mi?.Anlayıp,sevmediler de seni,üzerine üstlük..Bıraktın,terkedip gittin hepsini..Bizi de,beni de bıraktın ama..Boşluğa düşerken uzattın ellerini belki bana,ama ben kavrayamadım,sımsıkı saramadım onları..Lanet olsun!.Küçücük,sıska benim ellerim..Gücüm yetseydi,düşmezdin o zaman..

Anladığımı söyleyebilseydim eğer;ayrı tutardın belki beni o zaman,onlardan..Gerçi söylerdin,yerim hep ayrıydı diğerlerinden..

Kızardı,alerji oldu gözlerin,çayla pansuman yaptım..Ağırlık taşımaktan ağrıdı belin,masaj yaptım..Yara çıktı dudağından,merhem bulup sürdüm yarana..Tırnakların acımasın diye,o iğrenç kayısıları temizledim..Başın ağrıdı,ilaç buldum,saati geldiğinde suyla beraber hazırladım ilacını..

Ah,peki canım Selim'im;sen dağıtırken beyninin içindekileri,ben neden yoktum yanında..Ben nasıl kapatamadım,tavana bakan o güzelim gözlerini..Ben neden duyamadım o son nefes alışlarını..Neden toplayamadım dağılan kemiklerini..

Ölüden korkuyorum,tamam biliyorum;ama senden korkmazdım..Sarılırdım ki sımsıkı..Öperdim,defalarca..Ellerini tutardım,bırakmazdım..

Bu,birşeyleri takıntı haline getirmek değil..Sadece,içinde kalan son içki damlacıklarını kusmak belki..

Sen okuyacaksın da,bende görücem demiştin..Uzadı işte okulum..Büyük kadın olucam,sana inat Selimciğim..
Senin isteyipte yapamadıkların; seni terkedenlerin geri dönüşü; sana verilen sözlerin yerine getirilmiş halleri; sevdiklerinden beklediğin karşılık olucam..
Kısacası,olmasını istedeğin,her şeyin olucam..

yelpaze..

Müziği içimde hissetmek için beynime saldım kulaklıklarımı..Kafamı dizlerimin arasına aldım..Kapattım gözlerimi..Yine ileri-geri,ileri-geri..
Benimle birlikte sallanan suyu farkettim.."Şimdi"dedi..Etrafa baktım,göremedim sesin sahibini..Anladı ve tekrarladı "şimdi"..Şimdi dedim içimden,şimdi,şimdi,şim..Ben tekrarladıkça,sallantısı artan suya eklendim..Birlikte damlaya damlaya bir kadının içinde göl olduk..Daha önce hiç görmediğim,sesini duymadığım bir kadının..
O terledikçe, aktım bedenine; gezdim teninde..Çok yıpranmış olmasına rağmen yumuşacıktı teni..Yorgundu,uyuya kalmıştı..Gözleri dalgın,ayakları çıplaktı..Her renk vardı üzerinde..Siyah,kırmızı,yeşil,pembe...
Elleriyle terini silmeye çalışırken dokundu bana..

21 Haziran 2008 Cumartesi

20/06

Yine aldılar elimden oyuncak bebeğimi.Doğumgünüm için almıştı annemler.Oynarken gözlüğünü kırmıştı arkadaşım.Odama gidip,saatlerce ağlamıştım.Kızada birşey söyleyememiştim.Zenginlerdi,babasıda müdürdü bir yerlerde korktum herhalde;kızamadım,niye kırdın diye soramadım..
Şimdi de,aynen öyle üzülüyorum.Soramıyorum da niye kırdın diye.Sebebi yok ki.Kırdı işte..Bütün oyuncaklarımı kırdı,parçaladı bebeklerimi,darmadağın etti hepsini.Ayrı ayrı yerlere fırlattı parçalarını..
Toplayamıyorum.Soramıyorum da,neden diye,sebebi yok çünkü..Kırdı..Kırıldılar işte..Sebepsiz,öylesine..

23 Mayıs 2008 Cuma

özlemek..

herkes gitti..
kimler gitmedi ki oraya,
ora dediğim,bildiğiniz orası değil..
rüyalar belki,kendi kendine konuşmalar ya da..

kocaman,nasırlı elleriyle o'da gitti oraya..
herkes gitti yani..

bende gidebilirim ki,herkes gibi..

acımadığını bilsem,
o anlarını hissedebilsem,
uzanabilsem yanına,
bomboş toprak yığının üzerine uzandığım gibi yazın,
toprağını öptüğüm gibi,öpebilsem tekrar..

bazen o acıyı,senin acını düşünüyorum da,
karton gibi geliyor arabalar gözüme ozamanlarda,
hiç bakmadan atlıyorum önlerine..
çarpsalar diyorum,bir çarpsalar,
bir çarpsalarda anlayabilsem,
silebilsem acını..

göz göze gelmekten korkuyorum resmen,
bal rengi, ipiri gözlerinden sonra,
unutamamanın ne demek olduğunu öğrendikten sonra,
kazınmasın istiyorum başka gözler aklıma..

yada öyle bişeyler..

biliyorum ordasın,
okumasan da,
yada sürekli okusanda beni..

bilmiyorum ki, ne denir?
özledim,sadece,çok ama çok özledim..

14 Mayıs 2008 Çarşamba

aynalar..

taslaklarda yayınlamaya cesaret edemediğim,bir yazıyı gördüğümde tiksindim önce ,kendimdem..
Sonra ; sözde kalabalıkta ağlayamam diyipte,okadar insanın neşe dolu anlarının içine sıçarak,yere çömelip danalar gibi ağlamaya başladığım zamanlarda..

Rüya görürken gerçek sanırsın da mutlu olursun ya,uyanınca altına sıçmış gibi kalırsın,rüya olduğunu anladığında..
Bazen koynunda uyuyorum bir sürü sevdiceğimin,bazen de O'na sarılıyorum,sımsıkı,sıkı sıkı,çok sıkı..

Aslında sadece O'nun yaptığına ya da O'nsuzluğa ağlamıyorum..
O anlar nasıl birşey biliyor musun?.
Yalnızsın,kimsesiz..
O'da yok zaten,kimse yok,koynunda uyuduklarında..
Paran yok(çokta umrumdaydı),içkin yok,yemeğin zaten yok,ailen yok,evin yok,giysilerin yok,ayakkabıların hiç yok..
Yalnızsın,çevrende ki kalabalık yalan..
Aralarında seni seven hiç kimse yok..
Sana sarılan eller hayal,yanağında ki öpücükler uzakta..
Müzik sadece; gece ,ışıkları olmayan bir evde gıcırdayan kapı sesi gibi,sadece mideni bulandırıyor..
Eğlenen insanların yüzleri yok,hepsi kafasında karanlık şapkaları olan zombiler gibi..
Hava buz gibi soğuk..
Sen zaten çıplaktın..
Utanman yok,utanmaları hiç yok..
Selamlaştıkların arkandan pandik atıyorlar,selamlaşmadıklarının zaten hiçte umrunda değilsin..
Kalp kırıklıklarının yanında,kalp kırdıklarınla da yüzleşmişsin..
Nokta gibi birşeysin..
Kurallara göre cümleyi bitirmesi gereken;ama ortada bitirecek bir cümle bile bulamayan,aptal bir nokta..
Ruhu olmayan bir odada,değişik seslerle uyanacağını bildiğin,gece yarılarına yürüyorsun..
Saçmalamak hoşuna gidiyor..
Kendine bile itiraf edemediğin saçmalıkların var biliyorum,öyle söylüyor içinde ki değişik sesler..

27 Nisan 2008 Pazar

etkilesim.net ..

İnsanlara acı çektirmekten,onları, benim yıktığım dünyalarıyla ilgili kaygılanırken, hayal etmekten değişik bir zevk alır oldum..

Kolay kolay sevemem ben kimseyi.Yalnız yaşanmayacağını düşünmeye başladığımda, sevmeye çalıştım sadece..Tam sevmeye alıştırmaya başlayınca kendimi, terkedildim..

Şimdi o terkedilmelerin acısını çıkarıyorum sanırım,bir daha güvenebileceğimi sanmadığım insanlardan..

25 Nisan 2008 Cuma

hayata dair..

Sırlarını anlatmayan,duygularını belli etmeyen insana feci bir hayranlık besliyorum..Ben okadar gerizekalıyım ki bu konuda..Tutamıyorum kendimi,ne bokum varsa,hepsi ortada..Sus işte,beyinsiz,sus!
Birisi benim omzumda ağlamışsa,kopamam ondan.Bırakıp gidemem..Sırtımı dönemem..Kimin omzunda ağlamışsam bırakıp gitti beni,iyi mi?.Arkalarına bile dönmediler..Elimi uzattım,tutmadılar..Komik geldi onlara peşlerinden koşturmam..
İnsanlara sinir bozukluklarımı anlatamadım,anlatmakta istemedim açıkçası..Oyun bozan oldum,huysuz oldum ama anlatmadım..Birgün eğer anlatırsam gerçekten tüm sinir bozukluklarımı,işte ozaman ben kendimden çok korkarım..
Hep seven kişi oldum..Beni sevenler de oldu biliyorum;söyleyemedim ama;ben onları,onların beni sevdiğinden daha da çok sevdim.Başkalarıyla gördüğümde üzülsemde,mutluluklar diledim hepsine..
Sevmediğim insanların yanında rol yapmaktansa,hiç yanlarında bulunmamayı tercih ettim..Sizde beni sevmiyorsanız,uzak durun benden..
______//_______

Yoruldum..Sebebini düşünmekten yorulduğum şeyler yordu beni..İdare edilmek,anlaşılamamak,sürekli somurtmak,hiç yaşamadığım şeyleri yaşıyormuş gibi davranmak,sormak istediklerimi soramamak,bir romanda her şey olmak,ihtimalleri hesaplamak,istediklerimi yapmaktan korkmak,ve bir de işte o şey çok yordu beni..
Sürekli aynı şeylerden bahsetmekten,sürekli aynı şeyleri düşünmekten sıkıldım..
_______//_______

Eğer bir kerecikte olsa gerçek olabilseydi hayallerim;boşluğa kaldırdığım kadehimi çınlatmasını isterdim onun..Son bir kerecikte olsa sürdüğü araca binmek isterdim..Kendisine yakıştırdığı tabloyu,yakıştıramıyorum ben,ona..Şarkılar,diziler,romanlar her şey ama her şey ona yazılmış gibi..
Eğer bir kerecikte olsa gerçek olabilseydi istediklerim;acısını,o anlık acısını silmek isterdim beyninden..Parçalanmasına izin vermezdim organlarının..
Seni bu kadar çok severken, bu kadar küçük bencilliklere hakkım yok mu ama benim?

23 Mart 2008 Pazar

hop şıkıdım gel bize..

Yağmurlu bir havada,üzerimde beni yeteri kadar ısıtmayan kıyafetlerimle,içeridekilere inat dışarıda bir bankta beklerken treni;içimin üşümesinin dışa yansıması olan soğuk ellerimi,ısıtmak istedim SEN’in bir bahaneyle sarıldığım boynunda..
Saate baktım,önce kalan dakikaları,sonra da SEN’in yanıma oturup benimle sohbet etme ihtimalini hesapladım.Ben konuşacaktım,SEN mecburi olarak dinleyecektin..
Yanıma oturan adamın suratını inceledim.Kırışıklıklarını saydım;gülerken mi ağlarken mi oluştuklarını merak ettim.Sonra;SEN’inle göz göze geldiğimiz anlardan birinde,kim bilir belki akşam ne yiyeceğini düşünürken SEN;ben yıllar sonraki kırışıklarını düşündüm.Kaçı biz birlikteyken oluşacaktı acaba?
Tren geldiğinde açmaya yeltendiğim ama başarısız olduğum kapıyı,açmama yardım eden çocuğa,hep SEN’i uyarmak istediğim şekilde “dur,dikkatli ol” demek için açtığım ağzımdan,sadece kısıkça bir “teşekkür”ü çıkarabildim.Sana söylerken başarılı olacak mıyım ki?
Trene bindiğimde ters olmayan bir ikili koltuk aradım.SEN’inde bulanıyordur belki miden, tersliklerden diye..
Uyuyakaldığımda,yaslandığımın SEN’in omzun olduğunu sandım.Uyandığımda tutulan boynumu hissettiğim zaman içli içli küfürler ettim sana..
İnerken trenden,arka koltuktaki yakışıklının tebessümüne tepkisiz kaldım;çünkü sen yoktun,bende çok yorgundum..

Okuyucuya Dip not: bu yazıda adı geçen SEN,sen değilsin..

7 Şubat 2008 Perşembe

kaleye mum diksin..

bazen,kalabalık yerlerde,genelde halk otobüslerinde;kendimi insanların tanıyamadığı ünlüler gibi hissediyorum.İnsanlar bana "hangi filmde ne rolünde oynadığımı hatırlayamıyorlarmış"gibi bakıyorlar.Gözgöze geliyoruz,gülümsüyorum."kim olduğumu hatırlayamadınız,farkındayım.Şu filmde,şu rolde oynamıştım"dercesine gülümsüyorum.Karşımdaki,bir daha tanımamazlık etmeyeceğine dair söz verir gibi,mahçup bir şekilde kendi ayaklarına bakıyor.Bense eskisinden daha dik ve daha kendimden emin oturuyorum,sağa sola hafif hareketlerle daha bir sağlam yerleşiyorum koltuğuma..
Aslında yalancı birisi değilim.kandırmıyorum karşımdakini.Oyuncuyum ben,kimsenin,hangi filmde ne rolünde oynadığıma dikkat etmediği bir oyuncuyum..
Elimden tutan adama aldırmadan,transeksüel bir yönetmenin verdiği rolü kabul ediyorum.Mesela,bir kadınla iddialı bir yatak sahnesini başarıyla oynayabiliyorum.Oyun bitip,gözlerimi açtığımda,gözlerimin kamaşmasına sebep olanın kamera ışıklarının değil de;taksicinin yakıp yakıp söndürdüğü farları olduğunu anladığımda,elime bakıyorum.Yanımda ki adam,sahne tamamlanmadan çekip gitmiş bile.Olsun üzülmüyorum.Sanatçıyım ben,böyle tepkiler her zaman olacak..
Sonra,klibinde oynayıp oynamayacağımı soruyor,sevdiğim ya da hiç sevmediğim bir müzik grubu.Klipleri sevmesemde kabul ediyorum,oynamayı.Bilmiyorum neden,ama kabul ediyorum.Belki de imza isteyenlerim çoğalsın istiyorum etrafımda.Klip gereği,çalışma masamda,ellerim titreyerek bir mektup yazıyorum;büyük ve çirkin yazımla..Kamera yakın çekimle göstermediğinden yazdıklarımı,önemli değil.Söylemek istemiyorum,neler yazdığımı..
Siz sadece,beni izlerken titreyen ellerime odaklanın,kalemi ne kadar da zor tuttuğuma bakın.Bu role neden kaptırdım kendimi bilmiyorum,sanki bu an'ı daha önce yaşamışım gibi.Kameramanların gözleri doluyor beni izlerken,görebiliyorum.Mektubum bittikten sonra,masanın kenarına dayadığım av tüfeğini işaret ediyor yönetmen.Tüfeğe bakıyorum..Titreyen ellerimle,kalbimin ağzımdan çıkacakmış gibi atışına aldırmadan eğiliyorum almak için onu.Çok ağır,taşıyamayacağım kadar ağır..Zorlanarak,dizlerimin üzerine koyuyorum tüfeği.Yönetmenden gelecek işareti bekliyorum,tetiğini çekmek için dizlerimdekinin..Kafamdan neler geçiyor,anlam veremiyorum.Sevdiklerim geçiyor mu acaba?Kalbimin sesinden,seslerini duyamıyorum,boğuluyor sesleri..Gözlerini göremiyorum yönetmenin,kulaklarım uğulduyor,beynim sanki kanla dolmuş gibi.Hiç bir organıma hakim olamıyorum.Çeneme dayadığım tüfeğimin tetiğine,ellerimin artan titremesine karşı koyarak dokunuyorum.Gördüğüm sadece,kameramanların gözyaşları,yönetmenin işaretini farkedemediğimden,kendim sayıyorum içimden..bir,iki,iki buçuk;beni affedin;iki yetmişbeş;sizi seviyorum;iki doksanbeş;her şey için beni affedin,ben sizi affettim,siz de be;üç..Tetiğe basıyorum..Işıklar sönüyor..Kafam,masama düşüyor..Beynim,kanlarla beraber tavana sıçrıyor..Ben,ben ölmüyorum..Çekim bittiğinde,kameramanlar gözyaşlarını silerek,yanıma geliyorlar.Sırtımı sıvazlayarak,tebrik ediyorlar beni.Yönetmen de tebrik ediyor beni,boğazına düğümlenen yumruğu tasfir ediyor bana;tüm yetenekleriyle..Bende ağlıyorum..Bu role kendimi neden kaptırdığımı bilmeden,anlam veremeden,sıyrılamadan,atlatamadan,ağlıyorum..
Durağa geldik.İnmem lazım benim.Oyuncu olduğumu anlattığım çocuk,çoktan inmiş bile;gerçeği öğrenemeden..İniyorum.Hava soğumuş,karanlık çökmüş..Annem ne yemek yaptı acaba?Çok acıktım..

"bizler; eceliyle yatağında ölmeye karar verenler, kurşunla göç edenlerin şerefine içiyoruz.." kabadayı filminden,bir söz.hiç bir şeyle alakası yok..

2 Ocak 2008 Çarşamba

pireler berber iken..

kendimi kandırma ihtiyacı hissetmişsem ben;

vücudumun dengesi bozulmuştur,regl olmuşumdur mesela;
ya sancılarım;ya da aşırı duygu'sallaşmalarım vardır,osıralarda..

babamla kavga etmişimdir;
okulu bırakmam için,geçerli olduğunu düşündüğüm sebeplerimi bağıra bağıra sıralamışımdır ona..

cingöz aklıma gelmiştir,üzülmüşümdür;
balkonda oturup,
bahçedeki gülün dibine gömdüğümüz,cesedinin, katil bi kedi tarafından yenmiş olma ihtimalinin yüzde kaçlarda olduğunu hesaplamaya çalışmışımdır..

erkan oğur dinlemişimdir;
"kendisini öldürmeye varacak kadar" gözü dönmüş bi sevdiğimin,gözünü döndürenleri düşünmüş,içimi ezmişimdir..

aliş'e sarılmışımdır;
kitaplıkta dura dura tozlanmış ve soğumuş olmasından sebep,
sarılır sarılmaz hapşurmuşumdur..

trende cam kenarına oturmuşumdur,
birlikte seyahat ettiğim şahısla,camda ki yansımalarımızda göz göze geldikçe,
karşılıklı olarak,gözlerimizi kaçırmışızdır..

yine trende;
midemin bulanacağını bile bile,
kitap yada dergi okumuşumdur,
tüm yolculuk boyunca bulantıyı çekmekten yorulmuşumdur..

bi gece aniden birisi aklıma gelmiştir;
ulaşamayacağımı bile bile ulaşmaya çalışmış,
ulaşamamışımdır..

sözlerini ve müziğini hiç anlamadığım bi şarkı listesi oluşturmuşumdur pileylistimde,
anlamaya anlamaya bişeyler dinliyorumdur o gece..

aşka hiç inanmamışımdır,
ama aşık olmak istemişimdir belki sinsi sinsi..

annemle bişeyler içmiş,sarhoş olmuşuzdur,
o,ondan uzaklaştığımızı anlatırken,
ben aksini ispatlamaya çalışmışımdır,
başarılı olamayınca da,
ayağına krem sürüp,yumuşatmışımdır ayaklarını ve belki kırılan kalbini..

ankaraya gitmişimdir,
uzaklaşmak yada kavuşmak için bazılarına..

birsürü fotoğrafım vardır,
orda burda,
bilgisayarımın karmaşık dosyalarında,
hiç birisini umursamayarak,
devam etmişimdir,ayaklardan yada gözlerden sergilemeye..

anlam veremediğim ve sevmediğim sanallığın içinde bulmuşumdur kendimi,
bi anda,
aniden,
farketmeden,
ve kendimden iğrene iğrene devam etmişimdir,
sanallığın içinde yer almaya..

böyle böyle;
hem kandırmışımdır kendimi,
hem de eğlenmişimdir kendimle.
başkalarını da eğlendirebildiysem bu süre zarfında,
ne mutlu türküm diyene..