20 Ekim 2007 Cumartesi

!.

duyarsız,duygusuzlar ;
kıçınıza pandik atsam,öylece yüzüme bakarsınız değil mi?.zevkte alırsınız belki,sizden iyi kim bilebilir?.her şeyi bilirsiniz ama işinize gelmez,bildiklerinizi farketmek..
adi sapıklarsınız siz..
pisliğin tekisiniz hepiniz..
uzun köseleli ayakkabılarınızla,siz siz siz..
ıyyy...

15 Ekim 2007 Pazartesi

yeşilli'ye..

anneanne,izin verirsen;sırtını ben sabunlamak istiyorum..dedemin sebep olduğu tüm morlukları silmek istiyorum,bembeyaz teninden..
çok bastırırsam;unutur musun?. yalnızlığını,sessizliğini..
seni kimse sevmedi değil mi anneanne..
ayrılırken,elini öpüp sarıldığımda;tutamayıp ağladım biliyorsun.sen,kambur bedeninle bile dimdiksin..
sen,oğlunun ölmeyip,başka ile taşındığı yalanını anlatırken bile dimdiktin..

dedem,seni döverken de,
oğlun sana küfrederken de,
kızını yollarken de,
torununa dert yanarken de,
terkedildiğinde de,
beğenilmediğinde de,
kandırıldığında da,
çalıştırıldığında da,
mezarın başında,türkü için dilenirken de;hep dimdiktin anneanne..
kambur sırtına ve eskimiş,acı dolu ellerine rağmen hep dimdiktin..

12 Ekim 2007 Cuma

bi ileri,bi geri..

hiç gölge oyunlarını izleyemedim.eğer izleseydim;karşı apartmanın duvarına vuran ağaç gölgelerinin,rüzgarla dansına benzeyip benzemediğini anlayabilirdim..
bayramları sevmiyorum.yeni bayramlıklarla,tanımadığı akrabalarıyla şapur şupur öpüşen insanların;şenlenen kahkahalarına anlam veremiyorum bir türlü..
o'nun sesini bilmiyordum;anlatılanlara göre topun duvara hızla çarpmasıyla çıkan sesle aynıymış..
düşünsenize ne tuhaf.mahalledeki yaramaz çocukların topları,kazara sizin duvarınıza çarpıyor.çıkan sese anlam veremeyip,dışarı çıkıyorsunuz;ki ne göresiniz:
babasız geçirilen ilk bayram,
onsuz seçilen ilk bayramlıklar,
ve;uzatılan çikolatayı almak için bi daha uzanmayacağını bildiğin;nasırlı,tırnakları yenmiş baba eli..
sesi soluğu çıkmayan toprak yığınını,bayram dolayısıyla ziyaret etmek;
yine sebebinin bayram olduğu;-evimize gelmelerini hiç bi zaman istemediğim,-aile dostlarımızın ve akrabalarımız!.'ın ziyaret ihtimalleri için yaptığımız temizlik kadar;
saçma ve gereksiz..
bazen kendi yazdıklarımı okuyacak cesareti bulamıyorum kendimde;
sarhoş bi bünyenin,kustuğunu avuçlaması kadar korkunç bi olay..

11 Ekim 2007 Perşembe

uzaktan kumanda..


ah saçlarım benim;
ne kadar çıplak ve ne kadar da ortadasınız; tıpkı magazin programında ki ünlüler gibi..
annemin,inatla içine çektiği uzun ve derin sigara nefesleri gibisiniz; ben kestirip atmak istedikçe inadına uzuyorsunuz..
burnu akan,ayağında ayakkabıları olmayan çocuk gibisiniz; uzaktan dalgalı,yakınına gidildikçe kırık kırıksınız..
ah saçlarım benim;
bayram şekeri reklamlarıyla hüzünlenen huzurevi yaşlıları gibi;ahenkle dans etmedikçe üzülenlerdensiniz..
babamın,kapısı kapatılınca odaya sıkıştırılan horultusu kadar gürsünüz..
parasızlık yüzünden tamamlanamayan mobilyaların dolduracağı boşluklar gibisiniz; bakımsız ve karmaşık..
ah saçlarım benim;
yanı başımda duran,çocukluğumun gece lambası kadar doğal renginiz..
düğmesine basılmadıkça yanmayan ışıklar gibi; gün ışığına şartlanmış parlaklığınız..
ah saçlarım benim;
dürbünle etrafı gözetleyen,karşı apartmandaki sapık kadar çaresizsiniz;bi "kesin" dememe bakar uzantınız..
yanlış anlamayın sakın,kızgın değilim size.sadece yadırgıyorum şahsınızı..
alışmama müsade edin,belki özgür bırakırım sizleri..

7 Ekim 2007 Pazar

orda mısın?.

hepimizin;yada en azından büyük bi kısmımızın;soykırım filmlerini izlerken,nefesimiz daralır,kanımız donar,rengimiz solar."oha!.bunlarıda yaşayanlar olmuş demek ki!!!!.." deriz..
o filmlerde;önce soyulan,sonra gaz odalarında sabun yapılan insanları seyrederiz.beyinlerine dayanan silahın tetiğine,nasıl insafsızca,göz kırpılmadan basılabildiğine şahit oluruz,boğazımızda düğüm halinde kalan hıçkırıklarımızla.-ki;namlu kadınlar ve çocuklara doğrultulduğunda,daha bi sağlam çıkar,o boğazda düğümlenen hıçkırıklarımız.-
bu izlediklerimizin film olduğunu bile bile üzülür,ağlar,etkisinde kalır,küfrederiz..
peki;gerçek hayatımızda,göz göre göre yapılan soykırımları,acımasızlıkları nasıl izliyoruz?ne kadarından haberdar olabiliyoruz?.
"NOVAMEDLİ İŞÇİLER" (ÇOĞU KADIN,ama hepsi insan);bu isim kaçımıza tanıdık?kaçımız biliyoruz hikayelerini,mücadelelerini?.
"NOVAMEDLİ İŞÇİLER" ;
ellerine eldiven,yüzlerine maske verilmeyen,molaları dakikalarla sınırlandırılan (çoğu kadın)insanlar..
ekmeğin, aslanın ağzından midesine düşmüş olduğu şu yıllarda,
geçinmek için; aslanın midesine ip sarkıtan,ölümle el sıkışmak zorunda bırakılan,dinlenmelerine fırsat verilmeyenler..
seyirci koltuğumuzdan kalkmamızı,seslerine sesimizi katmamızı işaret edenler..

5 Ekim 2007 Cuma

buluşmak..

hadi uğursuz bi yıl seçelim kendimize.sonra neden'lerinden bahsedelim.ölümler mi,hastalıklar mı,yoksa bırakılıp gidilmelerle mi dolu olsun o yıl,ona karar verelim..
anlatırken ağlayalım,hatta ağlamak yetmezse sarılalım birbirimize olur mu?.
bana;beni bırakıp hiç bi yere gitmeyeceğini söyle;ama ağlamam geçince bırak git ..
hem ben alışmışımdır belki,herzaman gülmeye..
bazen susuyorum biliyosun?sebebini sorma bana,istemiyorum.sadece bil,ben bazen gerçekten susuyorum..
o mektup,o taş çocukluğumdu benim.en kirlenmemişliğimizdi bizim..
o taşımıştı mektubu,ben okumuştum..
yazan masum,taşıyan canlıydı;o taş zaten yoktu,keşke olmasaydı hiç..
çocukluğumdu o,kolilerden çıkan sevincimiz,cebinde ki meraklarımızdı..

sebeb-i ziyaretimiz..

yalnız kalmaya mecbur bırakılanlara yani terkedilenlere destek amaçlı bizim sebeb-i ziyaretimiz.onların gözleri başka bakar,kolları başka sarar boynunuzu,bambaşka temas eder dirsekleri dirseklerinize.çünkü;o an için,onların hayatlarında sevdikleri arasında sizden başkası yoktur..

bunlar haftanın belli bi günü,belli saattleri olan ziyaretlerdir.orada ezilen yüreğiniz,kapıdan çıkıp istediğiniz yere gidene kadar iyice ezilir.ama istediğiniz yere geldiğinizde biter,bi kenarda kalır ezilmesi..


bu kenarda kalma durumu,kısa bi süre öncesine kadarmış.çünkü;artık istenilen yere gidildiğinde de vardır;bahsedilen "onlar"dan.ezilen yüreğiniz,unutacak fırsat bulamaz;onların gözleri,elleri,tenleri sizinledir..

terkedilmişler,başka yalnızlarıda terkederler,yavaş yavaş;istekli yada isteksizce..


elimde kalan taşa bakıyorumda;buz gibi ve sessiz..


terk ettin ve şimdi terkediliyorsun.bu taşı gelirken yanımda getirdim.çünkü;bi daha gitmem yanına..


saklama artık ağlarken ki gözyaşlarını benden;ciğerleri yerlerinden sökülmüş çocuk.sessizliğinden daha da eziliyor yüreğim..