26 Eylül 2007 Çarşamba

na na na ..

ve gizli odanın kapısı ardına kadar aralanır.içerden başka başka istekler,başka başka umutlar,başka başka sevinçler yavaş adımlarla dışarıya süzülür.her gelene "hoşgeldiniz,aman efendim,sizde mi geldiniz" deme ihtiyacı hissedersin.dudağının kenarına;gözlerine inanamamış ve mutluluktan ölmek üzere olan kadın gülücüğü oturmuştur..
her şey bi anda tersine dönmüşken-olumlu anlamda-;bütün sıkıntılar bi anda dağılmışken,hatta belki benden beklenmez şekilde romantikleşmişken ben;bkz;bu ağaç hep buradamıydı,bulutlar ne kadar beyaz ve puf puf,hayır üşümüyorum,rüzgar bile tatlı tatlı esiyor,gibisindeyken sözlerim;tanrım bu yanına artı işaretleri koyulan benim ismim mi demekten kendimi alamıyorum..

mutluyum,hiç olmadığım,hiç yaşamadığım olumlulukları yaşıyorum.istediğim her şey yavaş yavaş gerçekleşiyor hatta hızlı hızlı;bianda..

selena, sen mi geldin yoksa kız?..

1 yorum:

uyku dedi ki...

hepimiz birer polyannayız aslında...ama iş, polyanna olmakta değil..
dibine vurmak lazım hayatın yahu, polyannadan daha fazlasını yapmak mühim olan!...
Bırakalım sert essin rüzgar,üşütsün bizi, bulutlarsa kara olsun, selena da olmasın yanımızda ama biz hayatla oyun oynayalım...
bi yorumla mutlu olabilmek,anneannemizin hırkasıyla ısınmak,takıcının önünden geçmek için kilometrelerce yürüyüp, yolu uzatmak,kendini birşey sananlara, onların aslında bi "hiç" olduğunu kanıtlamak,kimsenin sahip olamadığı bok böceklerine sahip olmak vs vs..Hayat ne güzel değil mi?...