26 Temmuz 2007 Perşembe

biz,siz,onlar..

siz insanlar biz böcekleri çok ezdiniz.kimizin üzerine öyle bi bastınız ki kabuğumuzda ki,kitinimizden çıkan çatırt sesinden zevk alır oldunuz.biz böcekler,inadına da değildi aslında ama;siz insanların arasına girmeyi çok sevdik.belkide sevmedik cesaretti bizim için,ya da cesarette değildi aslında,kendi çapımızda iyiliklerdi belki,kim için ne için yapıldığı bilinilmeyen iyiliklerden..
biz böcekler,siz insanları çok sevdik.üzerimize ilaç sıktınız çoğu zaman.biz zararsızdık,sıkılan zehire bi anlam veremedik,böcektik neticede,sizce yoktu bizde düşünme kabiliyeti;çaktırmayın ama biz hem sevdik sizi hemde düşündük..
arsızca türedik önce,şimdi sadece bikaç tane kaldık..
siz bizden iğrendiniz,biz sizi çok sevdik..
biz sizi öldürmeye kıyamazken,siz üzerimize bastınız,ölmediysek bi daha bastınız;eğer yinede ölmediysek,tutup aşşağıya attınız..
biz sevdik siz insanları,düşünme kabiliyetimiz vardı,enayimiydik ozaman ,bile bile geldik yanınıza,bence değildik.biz sadece çok sevdik siz insanları..
biliyoduk biz,yoktu hiçbirinizin aslında içinde kötülük.ama size böcekleri öldürmek mi öğretildi,bunuda bilemedik..
ama biz sizi çok sevdik..
üzerimize her bastığınızda çıkan o siyah sıvıda hem kanımız hemde göz yaşlarımız vardı aslında..
biz biyoloji derslerinde anlatılan basit yaratıklardık sadece,sizin için..
siz bizi çok ağlattınız,kanımızla gözyaşımızla ağlattınız..
ama,ama biz böcekler siz insanları çok sevdik..
keşke sevmeseydik de demedik..
sadece, biz siz insanları çok sevdik..

23 Temmuz 2007 Pazartesi

seçiyorum,seçiyorsun,seçiyor..

seçmek ve seçilmek tuhaf şey;

beğenilen ve kendisiyle ilgili hayaller kurulan karşı cinsin,sizi değilde diğer hemcinsinizi neden seçtiğini anlayamamak,
yada;
sizin seçtiğiniz ötekinden dolayı,size "neden onu seçtin?." diye sorulmasını yadırgamak gibi,
yada;
seçtiğinizin,sizi seçmemesi;
seçildiğinizde, seçeni sizin seçmemeniz gibi..
bunlar karışıksa eğer,en basitinden;
tezgaha yığılmış kıyafetlerden üzerinize en yakışanını aldığınıza inanıp eve geldiğinizde;aile fertlerinin seçtiğinizi beğenmemesine şaşırmak gibi..
tuhaf..
seçtiklerimizin de,seçmek istediklerimizin de birbirinden farklı olması ..
ama ;
seçimlerden ve seçilmelerden yaşanılan kalp kırıklıkları belki de hepsinden tuhaf..
kendimi aptalca bi seçimin ve seçilmenin içinde hissettiğim de;
bulunduğum mekanın her yerine,kamera şakacı'sı ve onun ekibine, milyonlarca gizli kamera yerleştirdiklerinin bilincinde olduğumu hissettirmek adına;
sesli sesli;
"hangi kameraya el sallamak gerekiyor?."diye soruyorum;
seçimimin ve seçilmemim şaka olmadığını bile bile..

20 Temmuz 2007 Cuma

ali ata bak..

aslında bu yazıyı iktisattan duyduğum,söylenmesi zor,havalı bikaç kalıpla süslerim diye düşünmüştüm..ama sonra;hocalarımın da bu süslü kalıpları ezbere söylemelerinden tiksindiğim aklıma geldi;hemen şöyle sağlam bi tokat attım ve,"aman ha,kendine gel kızım!." dedim kendi kendime..

benim derdim,okumak,izlemek,gezmek ve içmek isteyen her işsiz güçsüzle aynı.paramız yok;varsa da yetmiyor.açıklaması bu kadar basit..
çözümüyse,derslerde adını sıkça duyduğum merkez bankasının türlü oyunlarındaymış.(merkez bankası sanki kocaman dev bi adammış gibi canlanır gözümde).açıklanan enflasyon oranını işçiler yerse,ülke şanslı;yemezse boku yedik.belki de tam tersi;hiç bi fikrim yok..

paranın reel ya da nominal değeri üzerinde duran,hiç bi dersimi sonuna kadar dinleme sabrını gösteremedim ne yazık ki..

hoca derste milli geliri ve tam istihdamı anlatırken,karnım guruldadı niyeyse,kendimi yemekhaneye zor attım her defasında.yemek yerken,annemin işten çıkartıldığı o yıl,o aylar aklıma geldi;sonra da hocamızın işgücü verimliliği üzerinde yapılacak düzenlemeleri anlatırken ki sıcak gülümseyişi..

mesela ücretler kısılabilir,olmadı bi kısım işçi işten atılır'a varıyordu,dersten çıkan anafikir..

böyle böyle refah ya da tam istihdam ülkümüze adım adım yaklaşıyorduk..

annemin çalıştığı iş yerinde,muhasebecinin hesaplayıp,işgücünde oynama yaptığı yıllarda;biz ailecek hiç refaha erişememiştik..

hoca,kürsüde ders anlatırken sağımda ki solumda ki not alıyor mesela harıl harıl.ama benim aklıma hep şöyle bi tablo geliyor niyeyse;

tepede bi adam var.siyah gözlüklü,siyah takımlı ve kel.o adam uzun bi sandalyeye oturuyor ve ayağının dibi bi sürü hamamböceğiyle dolu..(karınca değil hamamböceği;karıncalara sempati duyar biçok insan.merhamet düzeyidir hayatta ezilen karınca sayıyı.ama hamamböceği öylemi;görünce yapıştırıveririz terliği üzerine..)adamın sağındaki melek kulağına bi şeyler fısıldıyor,adam cebinde ki ekmek kırıntılarını hamamböceklerine serpiştiriyor..bi süre sonra adamın solunda ki melek bi şeyler fısıldıyor,adam topuğuyla hiç düşünmeden bazı hamamböceklerini eziyor.diğerleri korkudan ezilen arkadaşlarına yardım bile etmiyorlar..

işten atıldığında;"susma sustukça sıra sana gelecek!"diye bağıran metin abi'yi,arkadan dürterek uyaran sivil polisinde söylediği gibi;

"sus,sus;asıl susmazsan sıra sana gelecek.."

sınav kağıdıma yazsam,dersin bana kattıklarını puan verir mi acaba hocam?..

___________/_________
önemli not:ayrı yazdığım bi kısım "ki'ler" aslında ayrı yazılmamalıymış.ezberletilen kuralların çoğunu unuttum ben türkçe'de.imla ve yazım kurallarına sığmasın yazdıklarım,biz bize okuyoruz nasılsa..bi daha bu konuda açıklama yapmam sanırım,ama sizde okurken yanlışlıklardan rahatsız olmayın..
not 2:bu not sana değildi arat..

11 Temmuz 2007 Çarşamba

112;aRIZA..

112; aRıza abimizi de kaybetmişiz..

arızaydı adam,adı da rızaydı.112 diyodum ona,kuzenlerimede öyle öğretmiştim.alkolikti,hakkında konuştuğumuzu duysa eserlenirdi.korkuyodum.
benden bi yaş küçük kızı,bide bikaç yaş küçük oğlu vardı,ya da büyüktü oğlu bilmiyorum..

zengin yazlık sahiplerinin işlerine koşuşturmaktan kararmış tenli,alkolik,bu 112;aRIZA abinin ölümüne üzüleceğimi düşünmezdim,üzüleceğimi biliyordum tamam ama 112'nin ölebileceğini düşünmezdim..

alkolikti,deliydi ama iyi adamdı..

ölenlerin arkasından hep iyi denir,henüz ölmüş ve arkasından kötü denmiş birisini duymadım.herkes cenaze evinde üzülüyor numarası yapar gibi gelir bana.gözlerini sıkarlar yaş akıtmak için.bi de tuhafsa ölüm sebebi;"yaa,vah vah,intahar mı etti ki,dağılmış mi ki beyni?."gibisinden sorular sorarlar cenaze yakının ağzına sıçarcasına ama hissettirmeden..
meraklarını gidermek için giderler cenaze evine.hem cevap verirsin için titreye titreye,hem de hizmet edersin.bunlar su istemeye bile utanmazlar,geldikleri evde.inadına bön bön bakasın gelir..hatta;
"bi bardak soğuk su alabilir miyim canım?"sorularına,
"hayır" diye cevap veresin gelir.veremezsin.ayıptır..
onların ki değil, senin ki ayıptır..

bu kısma hiç girmeyecektim.bence 112 hakkaten iyi birisiydi.deliydi,alkolikti ama babaydı,gençti,zengin yazlık sahiplerinin isteklerine koşmaktan kararmış teniyle iyi bi adamdı..

10 Temmuz 2007 Salı

ispanyol meyhanesinde bir kadın,çığlık çığlığa şarkı söylüyor..

kaçırdığımız son vapur muydu yoksa?
böcekleri resmetsek ya,
bana her şeydeki hiçliği;hiçlikte ki her şeyi betimlesen,
sen bana yalanlar söylesen mesela;tam ben hepsine inanmışken,gerçeklerini anlatsan;
ya da anlatmadan çekip gitsen..
olmadı ben sana,senin yakışıklılığını yazsam;
gözlerinin kahveliğini,saçlarının yumuşaklığını,ellerinin bakımlılığını,"r"lerde ki peltekliliğini;
ya da sen bilmeden bunları,ben kendi kendime okusam..
mesela,başrol teklifi gelse bize,ama oyunda başrollük rol olmadığından,figüranı oynasak ikimizde..
seni görsem ben,kolunda başka bi kızla,içmeye bahanem olsan;kıvamıma gelince kalkıp oynasam,müslüm gürses eşliğinde;
bu saçmalıkları okusak,dalga geçsek beraber..
bu yazıyı okuyacak tanıdıkların olduğu aklımıza gelse sonra birden,ikimizde utansak kendimizden..
sonra hemen unutup boşversek sahile insek,avucumuz dolusu çekirdeğimizle birlikte..


fatih'e teşekkürler etsek sonra;

bloğu takip edip,istediğim şarkıyla beni buluşturduğundan,
ev aramamıza uzaktan uzaktan destek olduğundan,
bi önceki yazılarda ki dip not'u üzerine aldığından..

bu yazıyı okuyunca ki yüzünü merak etsek sonra,hepberaber..

daha fazla saçmalamadan bu yazıya son versek,yazının sonunda..(anlatım bozukluğu demi hadi söyleyin hadi hadi..)

9 Temmuz 2007 Pazartesi

saatim mi geri kalmış ..

allahım ne kadar salağım;..
eski yazılarımı okuyorum ağlıyorum,
ön masada göğüslerini sergileyen kadının orospu olup olmadığını merak ediyorum,
yan masadan ,dökülen biramı silmem için,bana peçete uzatan uzun saçlı sapığın peçetesini kabul ediyorum,
boş sokağa biber gazı sıkıyorum,
acıyan elimin tadına bakıyorum,
kadıköye küfrediyorum,
"abi müsait bi yerde" diyorum,
üst üste kesmeşeker dinliyorum,
koca düğünde aklıma O geliyo üzülüyorum,
önümden geçen çifti kıskanıyorum,
evsiz kalıyorum,
inat ediyorum,
sinirleniyorum,
ozana hediye alıyorum,
hesabı ödüyorum,
ama ağlıyorum..

çünkü ben salağım..